Acı Bal Eylenir mi?
Acıya neden olan şeyin önemi var mı? Ölüm, ayrılık, ötekileştirme, hakaret daha kaç neden sayabiliriz. Hepimizin ortak yanıt oluşturabileceğimiz bir şey evlat acısıdır. Evlat acısına çoğunlukla kendi evladımız üzerinden empati kurarız. Ama asıl kaybı yaşayan kadar derin, çaresiz, öfkeli, bu acıyı duyumsayamayız.
Hatta yaşam içinde karşılaştığımız hüzünlü olumsuz durumlara şükür cümlesi olarak da; ‘’Allah evlat acısı vermesin‘’ cümlesi kurarız. Avutma cümlemiz umut verme cümlemiz…
Ölüm acısı ayrılık acısından daha derindir diye bir olgu vardır kafamızda. Ölüm geri dönüşü olmayan bir durumdur. Çok çaresiz hissettiğimiz, ne yapsanız bir anı bile telafi edemeyeceğimiz bir gerçekliktir.
Birbirimizle tartışırken, her fikir ayrılığında karşımızdakine ‘’somut bir örnek ver’’ diye ısrarcı olduğumuz durumda aslında en somut örnek aslında ‘’ölüm‘’dür, doğum gibi. Doğum ile ölüm arasında örneklerimizi ne kadar somut kılmaya çalışırsanız çalışın aslında hep bir yönü ile somut kalacaktır.
Ayrılık acısı ise ölüm acısının provasıdır. Sizi çaresiz kılar, öfkeli, haksızlığa uğramış kılar. Yüreğinizdeki yangının elle tutulur izahı olmayan en somut acılardan biridir. Ölüm duygusu gibi, derin hüzünlü. Tadını, kokusunu bilirsin, özlersin. Mekanlarda, zamanlarda, umutlarında, hayallerinde ararsın. Gelecek hayalin bulanıklaşır, yüreğinde kaçamak acıyı bile bile yaşamak istersin. Avutması yoktur; ölümün, ayrılığın üzerine kurulmuş bir tek umut mısrası yoktur.
Tek gerçeklik seni bekler pes etmek… Kabullenmek mi bu? Hayır yorgun düşmektir. Çaresizlik duygusu içinde sessizliğe bürümektir.
Çığlıktır yankısı olmayan..