Ergenlik Döneminde Arkadaşlık İlişkileri

Ergenlik dönemi kişiliğin geliştiği, bireyin kendi iç dünyasına kendi olarak ilk bakışları yaptığı, anne babasından zamanla ayrıştığı dönemdir. Zaman içinde sosyal ilişkilerinin kontrolünü ellerine alırlar ve sosyal ilişkilerini düzenlerler. Toplumla, aileyle ve arkadaşlık ilişkilerinin bütün dinamiklerini idare etmeye gerçek anlamda bu yaşlarda başlarlar.

Ergenlikte hissedilen duygularda göze çarpan özellik, bu duyguların keskin çizgilerle ayrılmış zıtlıklardan mevcut olmasıdır. Siyah-beyaz gibi, iyi kötü gibi kategorik değerlendirmelerle açıklayabileceğimiz bu duygular boyutsal yaklaşımdan uzaktır. Ergenlikte bu şekilde hissedildiğinden dolayı kâh iyi tarafa, kah kötü tarafa düşmek pek olasıdır. Ergen bireyler hüsranlarını ve tatminlerini çok şiddetli yaşayabilirler. Arkadaşlarını değerlendirmeleri de beklentilerini karşıladığı sürece olumlu tarafta seyrederken, herhangi olumsuz bir olay aynı kişileri bir anda olumsuz tarafa atabilir.

Anne babanın onayladığı bir arkadaş ona itici gelebilir

Ergenlik dönemi gereği birey çok fazla otorite, gereklilik (-meli, -malı) ve toplumsal rolle de karşılaşır. Bu otoriteyle olan olumlu ya da olumsuz ilişki de arkadaşlık ilişkilerine gösterge olur. Birey bu rolleri kucaklayıp onlara tamamen uygun da yaşamak isteyebilir, bunları pek fazla umursamayabilir ya da bu rolleri topyekûn reddedebilir. Anne babanın onayladığı biri çok itici gelebilir, ya da trendleri takip etmeyen bir arkadaş çok ‘ezik’ gelebilir ve arkadaşlık etmeye layık bulunmayabilir. Ya da belirli popüler akımlar, spor kulüpleri ve siyasi ideoloji gibi kavramlarla kendini özdeşleştirip kendisi gibi kimselerle arkadaşlık etme eğilimine girebilir. Ya da arkadaş çevresinde kendini ifade etmekten bile geri durabilir. Hayır demesi gereken yerlerde çıkıntı olmamak için gruba uyabilir. Arkadaş baskısıyla başa çıkmak ergenlik döneminde hayli zor ve yorucu bir sınavdır.

Bir başka değerlendirme de ergenlikte ego kontrolü dediğimiz mekanizmanın gelişmekte olduğu gerçeğidir. Bir ergenin heveslendiği ama fazla yaptığında ona zarar verecek olan olaylara karşı bilinçli bir kontrol yaratması, yetişkinlerden daha zordur. Ayrıca, sevmediği ama yapmak zorunda olduğu olaylara karşı da bilinçli bir şekilde kontrol sağlayarak kendini adapte etmesi yetişkinlerden daha zordur. Ego kontrolü ergenlikte gelişmekte olduğu için ve yeterli seviyede olmadığından dolayı ergenlerde kriz anlarında ve ikilemlerde dürtüsel ve ateşli davranışlar, yoğun hissedilen duygular ve hep genelleme yapmaya elverişli düşünceler gözlemlemek daha olasıdır.

Kendilerine benzemeyen, ötekileştirdikleri bireylere karşı mesafeli olabilirler

Bu anlatılanların ışığında ergen bireyler iyi vakit geçirdikleri, kişiliklerine uyan kişilerle ikilem yaşamadıkları sürece arkadaşlıklarını sorunsuz bir biçimde sürdürebilirler. Öte yandan ikilem yaşadıkları bireylerle arkadaşlıklarını ‘şıp’ diye kesebilirler. Kendilerine benzemeyen, ötekileştirdikleri bireylere karşı mesafeli, hatta yer yer acımasız dahi olabilirler. Kendi arkadaşlarının olumsuz buldukları özelliklerine bile tahammül edemeyebilirler. Bu da arkadaşlığın bir nebze bıçak sırtında yaşanmasına ve sıkıntılı dönemler geçirilmesine neden olabilir.

Özetle ergenlikteki duygusal ve düşünsel keskinlik, kategorileştirmeye olan eğilim, kendini aramanın sancısı arkadaşlığa da yansır. Bireyler zaman içinde dahahoşgörülü, toleranslı, daha boyutsal bakan bireyler haline geldikçe arkadaşlıkları da daha sağlam zemin üzerine oturmaya başlar. Ötekilerle de arkadaşlık edebilir. Arkadaşlarının olumsuz yönlerini de taşıyabilir kıvama gelir.

YAZAR

Psikolog – Emir Erünsal

TARİH

07 Haziran 2015
Related Projects