Doğru İnsan, Doğru Konum, Doğru Değerlendirme… Peki Yapının “Doğruluğu”na Ne Demeli?
Yaşam akışı içinde, kimi zaman aklımıza gelmiştir “doğru insan” ile mi beraberim ifadesi. Bu kimi durumlarda da “doğru zaman” konusunu masaya getirmiştir. Tüm bunlar, bir dolu değerlemeleri ya da irdelemeleri de gerektirmiştir. O zamanda şu ifade öne çıkmıştır çoğunlukla “doğru değerlendirme” yapıyor muyum? Tüm bu ifadelere baktığımızda ortaya çıkan ana motif, kendi dışımızdaki unsurları gözden geçirmeye yönelik yaklaşımda bulunuşumuzdur. Neticede, kendimizden önce dışsal unsurların “doğru” olup olmadığını değerlendirmeye / anlamaya odaklanmışızdır. Yani, diğer bir ifadeyle kendimizin her bir şeyini doğru olarak varsayarak, belirli bir düzenleme yapma ya da davranış geliştirmeyi karşı tarafa (ya da dışsal unsurlara) aktarmışızdır.. Bu durumlara benzerliği olabilecek, iş yaşamında yer alan terminolojik bir kavram var aslında, kendi yaptıklarına-işletmene karşı körlük geliştirmek, yani “işletme körlüğü”.. Bireysel açıdan konuyu ele alacak olursak da, kendimize karşı körlük de denebilir buna.
Yaşamın “iş” ile ilgili kısmında, özellikle şirketlerin gelişim süreçlerinde, iş sahiplerinden veya yönetim ekibinden genellikle “doğru insan” aradıklarını, “doğru değerlendirmelerde” bulunduklarını, “doğru konumlandırma” yaptıklarını işitiriz. Bunun peşi sıra da, çoğunlukla bir türlü “doğru insan” a denk düşmediklerini işitiriz. Yani, dışsal unsurlar bir türlü kendilerine uygun durumu ortaya koymamaktadır. Evet, insan denen varlık, mekanik ve tümüyle öngörülebilir bir yapıda değildir. Ayrıca zaman dilimi içinde farklı nedenlerle olumlu veya olumsuz değişiklikler de gösterebilmektedir. İyi de, bir “işletme yöneticisi” ya da “sahibi” olarak kendimize sormamız gereken bazı başlıklar olabilir mi? Mesela;
§ Hangi “iş” için adam arıyorum?
§ Bu “iş” e dair bir tanımlama yaptım mı?
§ Bu “iş” i yürütecek kişide hangi tip özellikler bekliyorum?
§ Kişide beklediğim özellikleri hangi yöntemler ile sınayabilirim?
§ Kişiden beklediklerimi kendisine açık bir şekilde ifade edebildim mi?
§ Kişinin “performansını” nasıl ölçeceğimi belirledim ve bunu kendisine belirttim mi?
§ Benim kişiden beklentilerimle, şirketin mevcut faaliyet döngüsü-süreci arasında tutarlılık hangi düzeyde?
§ Şirketimin organizasyon yapısını gözden geçirdiğimde, bu adam hakikaten beklenen boşluğa / iş kutusuna uygun mu?
§ Benim bölüm ya da şirket olarak yürümeyi hedeflediğim yola uygun bir durum mu bu?
§ Tüm bunları yapmış olsam da, çalışan ekibin (aynı zamanda kendi işlerimin) gelişimi için, sürekli iyileştirme / geliştirme faaliyetleri uyguluyor muyum?
Bazen yaşamın içinde, bir şeylerin farklılaşmasını tümüyle başkasından bekleriz. Bu kimi zaman eşimiz, kimi zaman çocuğumuz kimi zaman da bir arkadaşımız olabilir. Aslında şirketlerde yaşanan durumlarda, bununla benzerlik taşır. Önce kendi sorumluluk alanımız ve yapabileceklerimiz üzerine odaklanmadan, başka unsurlar / insanlar / seçenekler üzerinden hareket etmeye yöneliriz. Belki sezgisel belki de tesadüfen “doğru seçeneklere” ulaşmamız da olasıdır. Bununla beraber, kendimize birey ya da şirket olarak bakmadığımız, yani gözden geçirmediğimiz tercihlerde, er ya da geç bazı sıkıntılarla karşılaşılacağını söylemek için kahin olmaya gerek yoktur.